Haftanın Panoraması: Lider olmak kolay, lider kalmak olay!

2010-11 sezonunun yedinci haftasında Başakşehir'le 0-0 berabere kalan Bursaspor, en yakın takipçileri Trabzonspor ve Kayserispor'un 5 puan önünde liderliğini sürdürüyordu. Yeşil-beyazlıların bir önceki sezonu şampiyon tamamlamanın verdiği öz güvenle lige bu kadar güçlü girmesi gayet beklendik bir durumdu. Ne var ki yedi sezon sonra, büyük ölçüde baştan kurulmuş bir takımın aynı şeyi başarması, kolay öngörülebilecek bir şey değil…

En uzun seri Galatasaray'da

Süper Lig'de 10 maçtır yenilmeyen (9G 1B) ve devam eden en uzun seriyi yakalayan Galatasaray, bu haftayı en yakın iki rakibi Kayserispor (evet, yine onlar!) ve Beşiktaş'ın 5 puan önünde lider tamamladı. İdeal 11'inden sekiz oyuncunun yeni olduğu bir takımın şu ana kadar ligi bu şekilde domine etmesinde en büyük etkenlerden biri, Sao Paulo'dan transfer edilen Maicon.

Brezilyalı stoper, bu hafta 3-2 kazanılan Karabükspor karşılaşmasında attığı iki golle hem puan kaybını engelleyip olası bir moral bozukluğunun önüne geçmiş oldu, hem de Avrupa'nın beş büyük ligi ve Süper Lig kapsamında en golcü savunmacılar listesinde zirveye oturdu.

Bu hafta gol yollarında Galatasaray kadar etkili olamayan bir takım vardı ki, belki de haftanın en büyük hayal kırıklığı olarak ön plana çıktı. Geçen hafta evinde Beşiktaş'ı yenip, bazı gazetecilere "Ligin ağabeyi geri döndü!" başlığı attıran Fenerbahçe, sadece beş gün sonra çıktığı Akhisarspor deplasmanında sevimli hayalet Casper'ı aratmayacak bir performans sergiledi!

Haftanın hayal kırıklığı: Fenerbahçe

Sezon başından bu yana ligdeki en düşük gol beklentisi (xG) değerini egale eden (0.18, Konyaspor maçında Yeni Malatyaspor'la birlikte) sar-lacivertliler, Beşiktaş galibiyetinin etkilerini tamamen ortadan kaldıracak bir yenilgiyle sahadan ayrıldı. Dahası; bu sezon en az şut girişiminde bulunduğu (5), en az isabetli şut çektiği (1), en az isabetli orta yaptığı (1) ve rakip ceza sahasında topla en az buluştuğu (5) maçı oynadılar.

Skor olarak olmasa da istatistik olarak beklentileri karşılayamayan bir diğer takım da Beşiktaş'tı. Trabzonspor'la 2-2 berabere kalan siyah-beyazlılar, Vodafone Park'ta topa en az sahip olduğu (%45.4) ve en düşük pas isabeti yakaladığı maçı oynadı (%74.7). Bunda Oğuzhan-Atiba ikilisinin cezalı olması kadar, Ersun Yanal'ın rakip orta sahaya özel önlem almasının da büyük payı var. Sırf bu üstünlük için Yusuf Yazıcı'dan vazgeçen Yanal'ın, çilingir olarak sahaya sürdüğü 1999 doğumlu Abdülkadir Ömür’ün ise gösterdiği performansla "Emre Mor'un olmasını beklediğiniz oyuncu aslında benim!" mesajı vermesi, haftanın en umut verici olaylarından biriydi.

En heyecan verici isim: Hakan Arslan

Bu hafta Opta ekibini en fazla heyecanlandıran isim ise hiç şüphesiz Sivasspor forması giyen Hakan Arslan oldu. Antalyaspor maçının daha ilk yarısı bitmeden hat-trick yapan 29 yaşındaki oyuncu, bizi tarihte bunu başaran oyuncu olup olmadığını araştırmaya sevk etti ancak heyecanımız fazla uzun sürmedi. Hakan, maçın ikinci yarısında tabelayı değiştiremeyince de "Sivasspor formasıyla Süper Lig'de 2013'ten bu yana hat-trick yapan ilk oyuncu oldu" unvanıyla yetinmek zorunda kaldı!

AA

Lider olmak kolay, lider kalmak olay!

Milli maç arasına 5 puanlık avantajla giren Galatasaray, şu an rüzgarı arkasına en sağlam alan takım konumunda ancak onlara da ufak bir hatırlatma yapalım: 2010-11 sezonunun yedinci haftasını 5 puan farkla lider kapatan Bursaspor, sezonu şampiyon Fenerbahçe'nin 21 puan gerisinde üçüncü tamamlamıştı. Yani Igor Tudor'un bu avantajı korumak için bir hayli dikkatli olması şart!