ŞİMDİ NE YAPIYOR? | Bir yanlış üç doğruyu götürdü: Fevzi Tuncay

14 Eylül 1977 tarihinde Muğla'da dünyaya geldi Fevzi Tuncay. Futbol düşkünü bir babanın ve üzerine titreyen bir annenin tek evladıydı.

Çocukluğu Muğla'da mahalle aralarında, kan ter içinde, bir topun peşinde koşarak geçti. Kendisi de daha önce verdiği röportajında, "Çok yaramazdım" diyor: "Ellerim, yüzüm simsiyah eve gelirdim. Özellikle yaz aylarında sabah evden çıkıp akşama kadar dönmezdim."

Okulda başarılı bir öğrenciydi Fevzi Tuncay. Sınavlarda hep en üst seviyede notlar alıyordu. Uzun boylu olduğu için babası onu basketbola yazdırdı. Ancak o hep babasını örnek aldı. Zira babası da eski bir kaleciydi.

Fevzi Tuncay, 13 yaşında Datça Belediyespor'da amatör olarak futbol oynamaya başladı. Güçlü fiziği ve uzun boyu en büyük avantajıydı. Kısa süre sonra Muğlaspor'a transfer olarak genç takımın kalesini korumaya başladı.

Aynı yıl Ege karmasına seçildi ve bölgedeki birçok takımın ilgisini çekti. Asıl yükselişini ise U-16 Milli takımına seçilerek yapacaktı Fevzi. Birkaç başarılı yurtdışı karşılaşmasından sonra milli takımın hocaları onu Beşiktaş'a önerdi.

O dönem Fevzi'yi Galatasaray da istiyordu ancak Beşiktaş'ı tercih etme sebebini daha önceki bir röportajında şu sözlerle açıklıyor: "Babam çok koyu bir Galatasaray taraftarıydı ve o dönem beni Galatasaray da istiyordu. Babam ile ne yapalım diye konuştuk. Süleyman Seba olduğu için Beşiktaş'a gitmen daha doğru olur dedi. Bir Galatasaraylı olarak, Süleyman Seba'ya duyduğu güven nedeniyle beni Beşiktaş'a gönderdi."

1994 yılında henüz 17 yaşındayken Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birine transfer oldu Fevzi Tuncay. Heyecan dolu bir kariyer onu bekliyordu.

Önce Spor Yazarları Kupası'nda geçti Beşiktaş'ın kalesine sonra da Almanya'da Borussia Dortmund ile oynanan hazırlık maçında. Bu karşılaşmada 3 penaltı kurtardı genç kaleci. Ancak o sene hiçbir lig maçında rol alamadı. İlk lig mücadelesini 1995 Eylül'de Trabzonspor deplasmanında oynadı. Sahada kaldığı son 10 dakikada iyi kurtarışlar yaptı.

1997-98 sezonunda Beşiktaş'ın kalecisi Mrmic sakatlanınca kalede şans buldu ve çıktığı 18 lig maçında siyah-beyazlıların kalesini başarıyla korudu. Özellikle Galatasaray ile oynanan Türkiye Kupası karşılaşmasında Hagi'nin penaltısını kurtararak takımının kupa kazanmasını sağladı. Bu penaltı onun birinci kaleci olma yolunu araladı.

1998-99 sezonunda Beşiktaş Mrmic'in yerine kimseyi getirmedi ve kaleyi tamamen Fevzi'ye bıraktı.

Tarihler 14 Nisan 2000'i gösterirken 12 maçlık galibiyet serisi yakalayan Beşiktaş, lider Galatasaray ile adeta şampiyonluk maçına çıktı. Sarı-kırmızılılar, Beşiktaş'tan yalnızca 6 puan öndeydi. Fevzi Tuncay ve arkadaşları karşılaşmayı kazanırlarsa şampiyonluk yolunda önemli bir avantaj elde edeceklerdi. İşte bu tarih, Fevzi'nin kariyerinin dönüm noktasıydı.

Karşılaşma 1-1 berabere bitti, Beşiktaş ayağına gelen fırsatı kullanamadı. Ancak ertesi gün gazete manşetlerinde Fevzi yer alıyordu. Çünkü siyah-beyazlılar, 80. dakika'ya kadar mücadeleyi 1-0 önde götürürken Halilagic'in geri pasında Fevzi'nin ayağını ıskalayan top ağlarla buluşmuş siyah-beyazlılar lig kupasını adeta kendi elleriyle vermişti Galatasaray'a.

Sead Halilagic daha önce GOAL Türkiye'ye verdiği röportajında o pozisyonla ilgili şunları söyledi: "Gol mu oldu diye, ben de şaşırdım. Topu bir an sahada göremedim. Fevzi'ye bir şey söylemedim, maçtan sonra da. Beşiktaş'ta kontratım bittikten sonra Fevzi'yle görüşmedim bile. Kısmet."

Fevzi ise pozisyon ile ilgili şunları söylüyor: "Önemli bir maçtı. Halilagic geri pas verdi. Sahanın zemininden kaynaklanan bir sekme oldu topta ben de ayağımı sallamıştım. Salladıktan sonra geri dönüş olmadı. Top ayağımın üstünden geçti ve gol oldu."

Galatasaray maçı belki onu gözden düşürmedi ama bir hayal kırıklığı yarattı. Gelecek sezon Beşiktaş, Peter Kjaer'i transfer ederek kaleyi ona devretti.

Ancak Kjaer beğenilmeyince Fevzi formasına yeniden kavuştu. Bu defa maç Denizlispor'laydı. Aynı şanssızlığı bu karşılaşmada da yaşadı ve 3 hatalı gol yedi. Saha içinde aradığını bulamayan Fevzi'nin özel hayatı da çalkantılıydı.

Bu durumu dönemin Beşiktaş teknik direktörü Daum ile paylaştığını söylüyor: "Formsuzdum. Yaşadığım bazı sıkıntılar vardı ve bunu Daum ile de paylaştım. "Beni oynatma, kendimi hazır hissetmiyorum, oynayacak durumda değilim" dedim. Ancak oynattı."

Beşiktaş'ın kadroya iki yabancı kaleci daha transfer etmesiyle Fevzi, 2001-02 sezonunun devre arasında sessiz sedasız Gaziantepspor'a kiralandı. Ardından Samsunspor, Malatyaspor, Manisaspor derken 2007 yılında 1. Lig'de oynamaya başladı.

Hem özel hayatı hem de saha içindeki performansı iyi gitmeyen Fevzi'yi bu kez Rizespor karşılaşması bekliyordu.

Karadeniz ekibi karşısında topu elinden kaçırdı ve hatalı bir gol yedi. Ancak maçta yediği hatalı golden daha çok yaptığı hareket konuşuldu.

Topun ağları havalandırmasıyla Fevzi Tuncay kale direğine defalarca kafa attı ve belki de bu kabustan uyanmaya çalıştı.

"Neden yaptığımı hiç hatırlamıyorum. Belki bir patlamaydı. Doğru mu? Değildi. Ancak duygusallık işin içine girdi."

"O sırada Beşiktaş'ı düşünüyordum. Kulübe çocuk yaşta geldim ve orası benim ailemdi. Kendimden çok Beşiktaş'a verdiğim zararı düşünüyordum."

Fevzi Tuncay futbola, 2012'de Tavşanlı Linyitspor'da sessiz sedasız veda etti.

1997'de başlayan ilk evliliği 2002'de noktalanmıştı. İkinci kez aradığı mutluluk ise ona yine huzur vermedi. İkinci evliliği olaylı bir şekilde bitti ve para kazanamadığı bir dönemde nafaka ödemek zorundaydı.

Herkesin ismini unuttuğu bir dönemde elleri kelepçeli bir şekilde gördü Türkiye onu. Saçlarına ak düşmüş ve bakışları çaresizdi. İkinci eşine ödeyemediği nafaka nedeniyle hakkında hapis cezası çıkmış polisler eşliğinde cezaevine doğru gidiyordu.

Daha önce verdiği röportajında bu olayı şu sözlerle açıklıyor: "Eski eşime nafaka borcum vardı, çalışmadığım için taksitleri yatıramadım. Kendisi beni mahkemeye vermiş ve 3 aylık hapis kararı çıktı. Herhangi bir yere gitsem yakalanırım, kimseyi uğraştırmanın anlamı yoktu, böyle bir karar çıktıysa çekeceksin dedim kendi kendime. Adliyeye gittim, durumu anlattım. Daha sonra cezaevine gittim."

Fevzi Tuncay'ın durumunu öğrenen herkes yoğun bir üzüntü yaşadı. Özellikle yakın arkadaşı Pascal Nouma'nın çağrısıyla Rıdvan Dilmen, Tayfur Havutçu gibi isimler araya girdi ve gerekli para toplanarak Fevzi özgür kaldı.

2007 yılında kaleci antrenörlüğü diploması alan Fevzi Tuncay yaşadığı hapis olayının ardından antrenörlük yaparak hayata tutundu. Altınordu'da U-16 takımı için kaleci antrenörlüğü yapmaya başladı.

İzmir ekibi haricinde; Uşakspor, Tarsus İdman Yurdu, Diyarbekirspor ve Muğlaspor'da da kaleci antrenörlüğü yaptı.

2020 yılında ise Antalya'da kurduğu kendi adını taşıyan futbol akademisinde gençlere tecrübelerini aktaran Fevzi Tuncay, ayrıca "Nefes ile Dönüştürücü Yaşam Koçu" olarak da eğitimler veriyor.