Jose Mourinho'nun Avrupa'da oynadığı tüm finaller

2002'de henüz kariyerinin başındaki gelecek vaadeden bir teknik adam olarak Porto'nun başına geçen Jose Mourinho sadece 18 ay içinde takımını Avrupa'da finale taşımayı başarmıştı.

Daha sonra Avrupa Ligi adını alacak olan UEFA Kupası finalinde Porto'nun rakibi Martin O'Neill yönetimindeki Celtic'ti. Sevilla şehrinin ev sahipliği yaptığı maç bir kedi fare oyunu şeklinde geçti. Önce Derlei, ardından Alenichev ile öne geçen Porto'ya Celtic iki kez İsveçli yıldız Henrik Larsson'la cevap verdi. Uzatmalara giden maçta son sözü perdeyi açan Derlei söyledi ve Mourinho'nun zirve yürüyüşü başladı.

Süper Kupa'nın o yıllardaki daimi adresi olan Monaco'daki II. Louis Stadı, daha önce bu kupayı kaldırmış iki takımın mücadelesine ev sahipliği yaptı.

1989, 1990 ve 1994 yıllarında Süper Kupa'yı müzesine götüren Milan, 1987'nin galibi Porto'yu Andriy Shevchenko'nun golüyle mağlup ederek dördüncü kez mutlu sona ulaştı.

Mağlubiyetin ardından, "Buradan Şampiyonlar Ligi'nde her takımla rekabet edebileceğimize inanarak ayrılıyoruz" diyen Jose Mourinho'nun sözlerinde ne kadar haklı olduğu kısa süre içinde ortaya çıkacaktı.

UEFA Kupası'na kaldırarak müthiş bir başarıya imza atan Mourinho bununla yetinmedi ve İngiltere'ye yelken açmadan önce Porto seviyesindeki bir takım için neredeyse imkansız gibi görüleni başardı.

Gelsenkirchen'deki finale Real Madrid, Chelsea gibi devleri eleyerek gelen Monaco'ya nefes aldırmayan Porto; Carlos Alberto, Deco ve Alenichev'in golleriyle iki yılda ikinci Avrupa kupasını kaldırdı.

Maçın sonunda altın madalyasını taraftarlara fırlatan Mourinho, iki gün sonra, Abramovich'in takımı satın almasıyla gözünü yükseklere çeviren Chelsea'nin başına geçti.

Mourinho'nun teknik direktörlük kariyerindeki en başarılı sezon olan 2009/10, Inter'in tarihe geçen üçlemesiyle noktalandı.

Inter, Louis Van Gaal yönetimindeki Bayern'i Diego Milito'nun her iki yarıda attığı gollerle devirerek kupaya uzanırken, Mourinho; Ernst Happel ve Ottmar Hitzfeld'in ardından Şampiyonlar Ligi'ni iki farklı kulüple kazanan üçüncü teknik adam oldu.

İtalyan ekolüne yakışır düzeydeki boğucu savunmayı hücum hattındaki Milito, Eto'o, Sneijder gibi yıldızların yeteneğiyle birleştiren Mourinho ortaya kusursuz bir formül çıkarmıştı.

Pep Guardiola'nın Barcelona'yı, Mourinho'nun Real Madrid'i çalıştırdığı dönemde İspanya'daki rekabeti efsaneleşen iki teknik adam, bu kez bir Avrupa kupası için karşı karşıya geldi.

Chelsea iki kez öne geçmesine rağmen üstünlüğünü koruyamadı ve penaltılara giden maçın galibi Bayern oldu. Javi Martinez'in duraklama anlarında skoru eşitleyen golü ve Romelu Lukaku'nun kaçırdığı penaltı maçın unutulmazlar arasındaydı.

Böylece Mourinho iki ayrı dönemde çalıştırdığı Chelsea ile Avrupa'da oynadığı tek finali dramatik şekilde kaybetti.

Mourinho belki Manchester United'ı beklendiği gibi Premier Lig'in zirvesine geri döndüremedi, ama Portekizli teknik adam Avrupa sahnesindeki 'winner' karakterini burada da sergilemeyi başardı.

Avrupa'nın iki numaralı kupasında tarihinde ilk kez final oynayan Manchester United; Juventus, Ajax, Bayern Münih ve Chelsea'nin ardından üç kupayı da müzesine götüren beşinci takım oldu (Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası/Avrupa Ligi, Kupa Galipleri Kupası).

Mourinho idaresindeki ilk sezonunda Premier Lig'de altıncı sırayı alan Manchester United, Lig Kupası'nı da müzesine götürerek sezonu çifte kupayla tamamladı.

Makedonya'nın Üsküp şehrindeki karşılaşma, Mourinho'yu eski takımı Real Madrid ile karşı karşıya getirdi.

Chelsea'nin ardından Manchester United'da da Mourinho'yla buluşan yeni transfer Romelu Lukaku bu kez kendisinden bekleneni yaptı ve Real Madrid filelerini havalandırdı. Fakat bu gol Kırmızı Şeytanlar'ın kupaya uzanması için yeterli olmadı. Casemiro ve Isco'nun golleriyle yakaladığı avantajı koruyan İspanyol ekibi sahadan mutlu ayrılan taraftı.

Maç sonu açıklamasında klasikleşen hakem eleştirilerinden birini yapan Mourinho, Cristiano Ronaldo lehine çalınan kolay faullerden şikayet etmişti.