Gerard Houllier Liverpool Training

YORUM | Yeşil formalı Liverpool'un ilham veren yaratıcısı


YORUM | Onur Özgen @ozgenonur

Futbol, her geçen zamanda daha endüstriyel bir oyun haline geliyor. Kulüpler, oyuncular, menajerler, bahis şirketleri, sponsorlar, herkes daha fazla kazanıyor. Ve bu ortamda ister istemez futbola olan bir duygumuzu günden güne kaybettiğimizi hissediyoruz: Tutku.

Meksika’nın teknik direktörü Juan Carlos Osorio, o tutkuyu muhafaza edebilenlerden. Hatta daha doğrusu, her geçen gün daha da büyütebilenlerden. Adeta futbol için yaşayan, futbolla nefes alan Osorio’nun hayatı da oldukça ilham verici.

Kolombiya'dan antrenman bilimleri okumak için geldiği ve küçük bir spor salonu açtığı New York’ta 13 sene yaşar Osorio. Ardından 1997’de Liverpool’daki John Moores Üniversitesi’nde futbol bilimleri okuyabilmek için arabasını ve spor salonunu satar. Gider gitmez Liverpool’un antrenmanlarını izleyebilmek için tesislere girmeye çalışır, ama izin vermezler.

Haberin devamı aşağıda
Gerard Houllier Liverpool Training

Fakat karşılarında çok inatçı bir adam vardır. Antrenman tesislerinin karşısındaki evin zilini çalar. Ve ev sahiplerine Liverpool’un antrenmanlarını izlemek istediğini söyler, bu yüzden onlardan bir odalarını kendisine kiralamalarını rica eder. Everton’ı destekleyen McManus ailesi, bu tutkulu adamı reddedemez ve evlerinde Liverpool’un antrenman sahasını gören odayı ona verirler. Ve Osorio, tam iki yıl boyunca o odadan bir casus gibi Liverpool’un antrenmanlarını izler.

Liverpool’un her sabah antrenmanında Osorio yatağından kalkar ve sahada gördüklerini defterine not alır. O günleri şöyle anlatıyor Kolombiyalı teknik direktör; “Yağmur yağıyorsa antrenmanı pencereden izlemek zorunda kalırdım, hava güzelse bahçeye çıkıp tuğla duvarın üzerinden izlerdim. Akşam da aynısını yapar ve bu defa akademi oyuncularının antrenmanını seyrederdim.”

İki yıl boyunca her gün bu şekilde Liverpool’un antrenmanlarını takip eder Osorio. Okulu bittikten sonraysa New York’a geri döner ve şu an New York Red Bulls olarak bilinen Metrostars’ın yardımcı antrenörü olur. Temmuz 2001’deyse bütün kariyerini değiştirecek bir teklif alır. O dönem Manchester City’nin menajeri olan Kevin Keegan, Osorio’dan City’de kondisyon antrenörü olarak çalışmasını ister.

Juan Carlos Osorio Manchester CityBT Sport

Ve dört buçuk sene boyunca City’de görev alır. Bu dönem boyunca İngiliz futbolunu tüm yönleri ve aktörleriyle inceleme fırsatı bulur. Daha çok kısa paslara dayalı Latin futboluna alışık olan Osorio, ağırlıklı olarak direkt oyunların oynandığı İngiliz futbolundan çok etkilenir ve bu durum zihninde yeni pencerelerin açılmasına neden olur.

Bu süreçte de Sir Alex Ferguson ile tanışma fırsatı bulur ve Ferguson, Osorio için bir numaralı idol haline gelir. Tıpkı Houllier’nin Liverpool’unun antrenmanlarını izlediği gibi, Manchester United’ın antrenmanlarını takip edebilmek için de Ferguson’dan izin ister. Ama bu defa City’nin kondisyon antrenörü olduğu için, izin alması çok kolay olur.

2005’teyse City’den ayrılıp ülkesinin önemli takımlarından Millonarios’un başına geçer ve teknik direktörlük kariyerine başlar. Ardından Kolombiya, Brezilya ve MLS’in en önemli takımlarının başlarına gelir. Atletico Nacional’de dört yıl üst üste lig şampiyonluğu yaşar, fakat esas hedefi başkadır.

Juan Carlos Osorio Atletico NacionalGetty Images

İngiltere günlerinden sonra Osorio, bir şeyi takıntı haline getirir: Uluslararası düzeyde bir kupa kazanarak ismini duyurmak ve İngiltere’de bir takımın başına geçmek. Hatta bunu o kadar çok istemektedir ki, bir röportajında, bir gün bir İngiliz takımının başına geçebilmek için hayatını bile feda edebileceğini söyler.

2014’teyse bu fırsat ayağına gelir. Kolombiya’nın en başarılı takımı yaptığı Atletico Nacional’i Copa Sudamericana’da finale çıkartır. Ama finalde karşılaştığı River Plate’e iki maç sonunda boyun eğer. Osorio finalin ardından yaptığı açıklamada perişan durumda olduğunu söyler, ama futbola olan tutkusu sayesinde yoluna aynı şekilde devam eder.

Teknik direktörlük kariyeri boyunca çalıştırdığı takımlardaki genç oyuncular için de her zaman çok kıymetli bir figür olur Osorio. Örneğin Tottenham Hotspur ve Kolombiya Milli Takımı’nın stoperi Davinson Sanchez’i ilk keşfeden odur. Atletico Nacional’in başındayken, o dönem 17 yaşında olan ve America de Cali’nin altyapısında oynayan Sanchez’i fark eden Osorio, Sanchez'in yanına gider ve Atletico Nacional için oynamak isteyip istemeyeceğini sorar.

Olumlu yanıt aldıktan sonra, Sanchez iki yıl boyunca Atletico Nacional’in A takımıyla antrenmanlara çıkar. Osorio, America de Cali’de orta sahada oynayan Sanchez’e, “Stoper için gereken bütün niteliklere sahipsin” der ve stoper eğitimi vermeye başlar. İki yılın sonundaysa 19 yaşındayken düzenli olarak oynatmaya başlar.

Davinson Sanchez Atletico NacionalGetty Images

2015’te Osorio, Meksika'nın başına geçer. Atletico Nacional ise aynı yıl Copa Libertadores’i kazandıktan sonra Sanchez’e Ajax ve Barcelona talip olur. Sanchez, nereye gitmesi gerektiğini Osorio’ya sorar. Oynaması gerektiğini ve bu yüzden Ajax’ı tercih etmesini tavsiye eder Osorio. Sanchez, hocasını dinler ve Ajax’ta bir yıl oynadıktan sonra 40 milyon euro’ya Tottenham’a transfer olur. Tottenham’da da ilk sezonunda Mauricio Pochettino’nun vazgeçilmezlerinden biri olmayı başarır.

Meksika'nın başına geçtikten sonra da genç oyunculara dokunup kariyerlerini değiştirmeye devam eder Osorio. Toluca’dan Jordan Silva’yı, Chivas’tan Carlos Salcedo, Raul Lopez, Orbelin Pineda ve Carlos Cisneros’u, Pachuca’dan da Hirving Lozano, Erick Gutierrez ve Rodolfo Pizarro’yu takıma dahil eder.

Tıpkı Davinson Sanchez’e yaptığı gibi, Meksika’da da genç oyuncuları farklı pozisyonlarda oynatır. “Onları daha iyi tanımaya çalışıyorum. Elbette kulüplerinde oynadıkları doğal pozisyonlarında da çalışmaya devam ediyorlar, ama aynı zamanda farklı pozisyonlarda da deniyorum. Bu, maç içindeki değişik senaryolara adapte olabilmeleri için bir gereklilik” der. Ve bu oyunculardan Salcedo ile Lozano, onun döneminde Avrupa’ya transfer olurlar.

Bir Kolombiyalı teknik direktör olarak, önce bir sosyolog gibi Meksika’yı analiz eder Osorio. “Meksika futbolunda oyuncuların hücum futboluna, pozisyonlar bulmaya, oyunu kontrol etmeye ve karşısında hangi rakip olursa olsun başa baş mücadele etmeye doğal bir yatkınlığı var. Biz de bu yatkınlığa uygun bir futbol oynayacağız” der ve sözünü tutar.

Elbette, işler her zaman yolunda gitmez. Haziran 2016’da Copa America çeyrek finalinde Şili’ye 7-0 mağlup olduklarında topun ağzına gelir. Meksika basınının acımasızca eleştirdiği Osorio ise gözlerden uzaklaşıp, soluğu Brezilya’nın güneyindeki bir kasabada alır.

Marcelo Bielsa Athletic BilbaoGetty Images

Hezimetin ardından beş gün boyunca, burada, ustası Marcelo Bielsa’nın evinde kalmayı tercih eder Osorio. Bielsa’yla günde iki defa uzun yürüyüşlere çıkıp, futbola dair derin konuşmalar yaparlar ve Bielsa’nın tavsiyelerini dinleyip yeniden yola koyulur. Meksika ise bu büyük hezimetin ardından Dünya Kupası elemelerinde sadece bir mağlubiyet alarak Rusya'da bulunmaya hak kazanır.

Osorio, yeniliklere daima yüzünü dönen, açık fikirli bir antrenördür. Dolayısıyla birçok teknik direktörden heybesine bir şeyler katar. Örneğin, iki yıl boyunca antrenmanlarını takip ettiği Houllier’den rotasyon uygulamasını alır. 200 maçın üstünde başında kaldığı Atletico Nacional’de sahaya asla bir önceki maçtaki takımla çıkmaz. Hatta kalecisini bile maçtan maça değiştirir. Kolombiya’da bu yönteme hiç alışık olunmasa da, Osorio bu sayede takımının gücünü her maçta taze tutar. Meksika’nın başında da bu anlayışını korur. Çıktığı 49 maçın 49’unda da farklı kadroları sahaya sürer.

Yanından hiçbir zaman ayırmadığı defterinde, “mucitler” olarak tanımladığı Marcelo Bielsa, Louis van Gaal, Pep Guardiola, Jorge Sampaoli gibi hücumcu teknik direktörlerin de, Jose Mourinho ve Diego Simeone gibi savunmacı teknik direktörlerin de adlarının yazdığını ve hepsinden bir şeyler öğrendiğini söyler. Fakat en çok hayran olduğu isimse Sir Alex Ferguson’dır. “Kazanmak isteyen oyunculara sahip olmayı severim. Bu, Ferguson’dan öğrendiğim bir şey” der.

Juan Carlos OsorioGetty Images

Peki ilhamını sadece diğer teknik direktörlerden mi alır? Hayır. Farklı spor dallarından da yararlanır Osorio. “Futbolda birçok teknik direktör var, ama eğitimci sayısı çok az” sözünden, antrenmanlara ne kadar önem verdiğini anlayabilirsiniz. Ama antrenman teknikleri biraz sıra dışıdır.

Örneğin, Meksika Milli Takımı’nda ragbicilerle çalışan bir zihinsel koç olduğunu biliyor muydunuz? Osorio, bunun nedenini şöyle anlatıyor; “En çok sevdiğim spor dalı ragbi ve ragbicilere çok büyük saygı duyuyorum. Onların dünyada hakkı en az verilen sporcular olduklarını düşünüyorum, çünkü her gün çok fazla çalışıyorlar ve büyük fedakârlıklar yapıyorlar. Ben de neler yaptıklarını öğrenmek istediğimde, hepsinin bir zihinsel koçla çalıştıklarını gördüm. ‘Böyle zor ve sert bir sporda işe yarıyorlarsa, o zaman futbolda da kullanmamız gerekir’ diye düşündüm. Ardından biz de takımımıza bir zihinsel koç getirdik ve bence çok iyi iş çıkarıyor.”

Juan Carlos OsorioGetty Images

Futbolda, genellikle oyuncuların fiziksel kabiliyetleri geliştirilmeye çalışılır. Halbuki esas odaklanılması gereken beyindir. Jürgen Klinsmann da Almanya Milli Takımı’nın başına geçtiğinde, esas amaçlarının oyuncuların beyinlerini kullanmasını sağlamak olduğunu söyler; “Onlara 'sırf ben istiyorum diye sahanın etrafında on tur atmayın. Sizden neden bunu istiyorum, bunun üzerine düşünün, gerekirse gelin bana sorun' diyordum.”

Hatta bu doğrultuda 2004 Atina Olimpiyatları’nda Almanya’yı başarıyla temsil eden çim hokeyci Tibor Weissenborn’u antrenmanlara davet eder, yaptıkları çalışmalar hakkında fikirlerini kendileriyle paylaşmasını ister. Weissenborn ise o antrenmanlar hakkında; “Bana futbolcuların antrenmanlarda asla kendi başlarına bir şey yapmadıklarını, hep koçun direktiflerini beklediklerini söylediklerinde çok şaşırmıştım. Çim hokeyi oyuncuları kendilerine verilen direktifleri sürekli sorgularlar. Çoğu zaman vücudumuzun sesini teknik direktörümüzden fazla dinler, sahada neyi, niçin yaptığımız üzerine kafa yorarız” der.

Osorio da futbolcularından tam anlamıyla bunu bekler. Kolombiyalı teknik direktörün oyun anlayışı hakkında, “Osorio’nun Defteri” isimli bir kitap yazan gazeteci Jorge Andres Bermudez, kitabının bir bölümünde şöyle diyor; “Osorio, antrenman konusunda obsesif bir kişiliğe sahiptir. Antrenmanlarında sürekli diğer kolektif spor dallarıyla bağlantılar kurar. Oyuncularına bir şeyler öğretmeyi çok sever, ama hiçbir oyuncusuna, 'Şunu yap' demez. Ona ne yapması gerektiğini ve bunun nedenini söyler. Ve karşısındakini ikna etme konusunda da büyük bir yeteneğe sahiptir.”

Juan Carlos Osorio Mexico

Futbolda bir antrenörün başarılı ya da başarısız olması en çok buna bağlı. Oyuncularınızın neyi, nasıl yapması gerektiği konusunda muhteşem fikirleriniz olabilir. Ama bunlar hakkında oyuncularınızı ikna edemiyorsanız, o zaman başarılı olma şansınız çok düşüktür.

Dünya Kupası’nda Bielsa’nın prensiplerinin takipçisi olan iki teknik direktör var: Osorio ve Sampaoli. Biri turnuvada daha grup maçlarında büyük bir etki bıraktı, diğeriyse büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Çünkü Osorio, kendi felsefesini anlayabilen oyuncularla çalışıyor. Sampaoli de Şili’de bu ortamı elde etmiş ve çok başarılı olmuştu. Ama Arjantin’de Sampaoli’yle oyuncular arasında görülmez duvarlar örüldü.

Osorio ise Meksika’da oyuncularıyla arasındaki bütün zihinsel duvarları yıkmış durumda. Bu sayede, yıllar önce Liverpool’un antrenman tesislerine girmesine izin verilmeyen o adam, 21 yıl sonra Dünya Kupası’nda tıpkı Jürgen Klopp’un Liverpool’u gibi oynayan bir takım yarattı. Aralarındaki tek fark ise üzerlerinde yeşil forma olması...

Reklam