YORUM | Ali Umut Değirmen @alumutt
Horoz dövüşü şeklinde geçen ilk 20 dakikanın ardından, tempoyu kendi lehine doğru yönlendiren Rusya, birazcık da şansın yardımıyla golü buldu.
Sonrası ise Lucescu döneminde sıkça rastladığımız manzaralarla geçen dakikalar...
Türkiye faul yapamıyor, Rusya faul yapıyor
Milli takımımız Uluslar Ligi'nde mücadele eden 55 takım arasında en az faul yapan (11) takım olma özelliğini taşıyor.
İşin kötü yanlarından birisi ise, grubunda yer alan İsveç ve Rusya gibi takımlarında en fazla faul yapan takımlar olması.
Geçtiğimiz ay Galatasaray ile ilgili yazdığım bir inceleme yazısında, "Rakibe faul yapmak; korner kullanmak, topla buluşmak, şut çekmek kadar önemli bir noktadır, futbolun içerisinde. Oyunun bazı anlarında öylesine gerekir ki; -rakibi sakatlayacak boyuttan bahsetmiyorum.- oyuncular soluklanabilir, eksik yakalanmaktansa yerleşim sağlayarak rakibi karşılayabilir. En önemlisi rakibinize bir çekinme dürtüsü sağlar." demiştim.
AA
Milli Takımımızın iskeletini oluşturan üç büyüklerimizin, yine hemen hemen hepsinde yer alan ortak sorunlardan birisi olan faul yapamama hastalığı, Avrupa Kupaları ve Dünya Kupası gibi organizasyonlarda başarılı olamamamızın sebeplerinden birisi olarak görülebilir.
Dünya Kupası'nda çeyrek final oynayan Rusya'nın en fazla faul yapan (95) dördüncü takım olması da başarılarında ki ana etmenlerden biri olarak görülebilir.
Topa nasıl sahip olmak isterdiniz?
Topa sahip olmak çok güzel bir şey. Guardiola ve Sarri gibi dahi teknik adamlar bunu tercih ediyorsa yanlış bir şey olduğunu savunmamız normal olamaz zaten.
Fakat Milli takımımız ve Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş topa öylesine ilginç şekilde sahip oluyorlar ki, bunu sadece topa sahip olma yüzdesini yüksek tutup hava atmak içinmiş gibi ortaya koyuyorlar.
Topa sahip olan takım maçın temposunu belirler, bizim takımlarımızda bu yok.
Topa sahip olan takım, top kaybını minimum tutmayı başarır, bizim takımlarımızda yok.
Topa sahip olan takım, tek seferde 30-40 pas yapıp ceza sahasına inerek şık bir gol bulur, bu bizim takımlarımızda yok.
E peki bu ısrar ne?
Hasan Ali geriden çıkamadı
Hasan Ali bireysel anlamda iyi bir bek fakat işin içine takımındaki diğer 10 oyuncu girdiğinde, istediği oyunu sergilemesi kolay olmuyor.
Fenerbahçe - Başakşehir maçında yaşadığı sıkıntıyı Rusya maçında da yaşayan Hasan Ali, karşısında Edin Visca gibi etkili kanat oyuncuları olduğu zaman hücumda maharetlerini sergileyemiyor. Ionov ve Fernandes'in tecrübeli sol beke alan bırakmaması, maçın genelinde stresli görünen ve etkili bir oyun ortaya koyamayan oyuncunun mutsuzluğunun sebeplerinden biri olarak görülebilir.
Orta sahanın görevi nedir?
Orta sahalara görev tanımı yapmak haddimize olmaz ama yapılan hataları eleştirmek de abes kaçmaz diye düşünüyorum.
Orta saha oyuncuları takımın savunma ve hücum bölgesine geçiş yaptıkları bölgelerin arasında kalırlar. Kimi topu yönlendirir ve hücum aksiyonları yaratır kimi rakip oyuncuları durdurmak amacıyla savunmasına yardım eder.
Türk Milli Takımı orta saha oyuncuları ise bu ikisini de yapamıyor. Mahmut, Okay, Oğuzhan üçlüsü ne hücum ne de savunmaya hayrı olan bir üçlü. Zaten Lucescu haricinde hiç kimsenin bu üçlüyle sahaya çıkacağını hayal dahi edemeyiz.
Ne kadar yaş almış olsalar da Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan futbolu bırakmadığı sürece bu takımda yer almalı ve gelecek nesillere orta sahada abilik etmeliler.
