Taylan Antalyalı: “Bazen planlarınız tutmaz, sadece elinizden geleni yapmaya çalışırsınız ve düşünmediğiniz şeyler olur”

İçinde bulunduğunuz durum çok umutsuz mu duruyor? Pes etmek üzere misiniz? Acele etmeyin, belki hâlâ yapacak bir şeyler vardır.

Eylül 2009. İzmir Atatürk Stadı’nın yan sahalarında TFF 15 yaş altı Ege Bölge karması seçmeleri düzenleniyor. Maç esnasında Muğlaspor’un orta saha oyuncularından bir çocuk sağ iç koridorda topu kapıyor, ardından 25-30 metre boyunca topu sürüp asist yapıyor. Aradan kısa bir süre geçiyor. Aynı çocuk, başka bir pozisyonda yine topu kapıp sürmeye başlıyor.

Tribünde oturanlardan iki kişi bu yetenekli çocuğu hemen fark ediyor: Bucaspor akademisinin kurucusu Seyit Mehmet Özkan ve Altay’ın efsane futbolcularından Zafer Bilgetay. Bir yıl önce Uşak’taki 14 yaş altı turnuvasında Salih Uçan ismindeki bir başka Muğla kökenli çocuğu daha beğenmişti Bilgetay. Ve işte şimdi yeni bir yetenek daha keşfediyorlar. “Bu çocuğu alabiliyorsak alalım, diğerlerini sen seyredersin,” deyip tribünden ayrılıyor Özkan. Bahsettiği çocuğun ismi ise Taylan Antalyalı.

Henüz 14 yaşındaki Taylan’ı Bucaspor akademisine transfer edebilmek için ailesini ziyarete giden Özkan, Taylan’ın annesi ve babasını İzmir’e taşınmaları için ikna ediyor. Antalyalı ailesinin çocukları için maddi bir talebi olmuyor. Ve baba Naim Antalyalı, kendisi için ayarlanan Aliağa’daki demir çelik fabrikasındaki işine oğlunun düzeninin bozulmaması için dört yıl boyunca servisle gidip geliyor.

Taylan’ın futbol hikâyesi işte böyle başlıyor. Biz de söyleşiye o günlerden başlıyoruz. Sarı-lacivert renkler, şimdilerde onun için en önemli rakiplerine ait olabilir. Ama İzmir’de onun ilk renkleriydi.

Taylan Antalyalı

“Bucaspor akademisi benim için çok değerliydi,” diyor Taylan. “O dönem aldığımız eğitim, sadece futbol özelinde değil, genel olarak Türkiye standartlarının üzerindeydi. Çok iyi bir eğitim aldım ve bunun sonucunda yaşadığım gelişimle A takıma yükseldim. Ardından iki sezon Bucaspor A takımında önemli sorumluluklar aldım.”

Geçtiğimiz yıl bir röportajında Ralf Rangnick’e RB Leipzig’in oyuncu arama modelindeki en etkin yaş aralığının ne olduğu sorulduğunda şu cevabı vermişti: “Leipzig'deki gözlemcilerimiz, şimdinin birinci sınıf oyuncularının 16 yaşındaki hâllerini izleyerek günlerini geçiriyorlar. O oyuncuların gelişimlerinde hangi süreci izlediklerini görmeye çalışıyorlar. İki yıl önce, Şampiyonlar Ligi çeyrek finaline ulaşan kulüpler arasında bir analiz yaptık: Bu aşamaya ulaşan takımlardaki toplam 200 oyuncunun %80’inin, 17 yaşındayken A takım seviyesinde yer aldığını tespit ettik. Bu verinin anlamı şu; üst düzeydeki bir yetenek, 17 yaşına geldiğinde 19 yaşın altındaki oyuncularla oynamıyor.”

Taylan bu anlamda en kısmetli Türk oyunculardan biri. Türkiye’de çoğu futbolcu, 17 yaşındayken kulübünün A takımında oynamayı hayâl dahi edemezken, Taylan bu şansa Bucaspor’da erişmişti. 19 yaşına geldiğinde, A takımda oynadığı 44 maçı vardı. Ama sonra işler istediği gibi gitmedi.

Bucaspor’dayken adı büyük takımlarla anılıyordu. Tıpkı Salih Uçan gibi onun da yolunun erkenden İstanbul’a düşmesi bekleniyordu. Ama o başka bir yolu seçmiş ve daha fazla süre bulabileceğine inandığı Gençlerbirliği’ne transfer olmuştu.

“Süre ve sorumluluk alabileceğim bir takıma gitmek istemiştim,” diyor Taylan. “Ve o dönem Gençlerbirliği bu anlamda benim için çok iyi bir fırsattı. Ama hiç umduğum gibi gitmedi.”

“Gelişen bir oyuncu olarak oynamaya ihtiyacım vardı, ama süre alamadım ve benim için iyi olmadı. Mutlaka benim de hatalarım vardır. Dönüp geriye baktığımda bazı şeyleri daha farklı yapabilirdim diye düşünüyorum. 

“Ama şu anda geldiğim noktada oynadığım her kulübün ve yaşadığım her tecrübenin çok büyük bir önemi olduğunu görüyorum. Gençlerbirliği’nde geçirdiğim döneme de bu şekilde bakıyorum.”

Gençlerbirliği’nde beklediği süreleri bulamayan Taylan, sürekli alt liglere kiralanmaya başlamış ve kendisini buralarda göstermeye çalışmıştı. Peki birçok genç oyuncunun kaybolup gittiği alt liglerde o nasıl ayakta kalmayı başarmıştı?

Taylan bu durumdan kendisinin de olumsuz etkilendiğini itiraf ediyor, “Fakat o noktada elimden gelen tek bir şey vardı; olabildiğince fazla futbol oynamak. Ben de bunu yaptım,” diyor. 

“Sadece oynamaya ve bir şekilde gelişmeye devam etmeye çalıştım. Günün sonunda bir futbolcuydum ve oynamayı sevdiğim için bu işi yapıyordum. Ben de sevdiğim işe odaklandım ve başka bir şey düşünmek istemedim. Oynamaya devam ettiğim sürece bir noktada önüme başka bir şansın geleceğine inandım hep.”

O şans ise BB Erzurumspor’dan gelecekti. 2017 yazında transfer olduğu Doğu Anadolu ekibiyle Süper Lig’e yükselen Taylan, ligdeki ilk 90 dakikasını ise Konyaspor’a karşı ancak 23 yaşında oynayabildi ve maçı bir asistle tamamladı. 

Peki Erzurum’da fark edilmesini ve çıkış yapmasını sağlayan şey ne olmuştu? “Hayatımda fırsatlar geldiğinde hep en hazır hâlimde olmaya çalıştım. Öz güvenim hep yüksektir, Erzurumspor’a gitmeye karar verdiğimde de kendime ve oyunuma güveniyordum,” diyor Taylan. 

“Erzurumspor’a gitmek, kariyerimdeki ikinci önemli kararımdı; ama çok tereddüt etmedim. Takıma ilk katıldığımda direkt oynayabileceğim düşünülmüyordu, yine de ben bunlara pek takılmadım. Her antrenmanda yüzde yüzümü vermeye çalıştım.

“Formayı aldıktan sonra tüm sezon oynadım. Çok iyi bir sezon geçirerek Süper Lig’e çıktık. Ben de Süper Lig’e transfer olmuş oldum. Ne kulüp benden ne de ben kulüpten vazgeçtim. 

“Ertesi sezon ligden düştük, fakat kendi adıma çok değerli bir sezon geçirdim. Elimden gelenin fazlasını yaptım. Bu nedenle hâlâ beni sevdiklerini düşünüyorum, benim için de Erzurumspor’un yeri çok ayrıdır.”

A photo of Kellar
A show poster for Thurston the Great Magician
A show poster for Thurston the Great Magician

Taylan’ın Erzurumspor’da gösterdikleri, ona yeniden İstanbul’un kapılarını açtı. 19 yaşındayken erken bulmuştu, ama beş yıl sonra artık tam zamanıydı. Ama Galatasaray’da oynayabilmesi çok kolay olmayacak, yine mücadele etmesi gerekecekti. Neyse ki Taylan buna fazlasıyla alışıktı.

“Anadolu kulüplerinde dikkat çeken bir futbolcu olarak büyük kulübe transfer olduğunuzda, rekabetin ne kadar sert olacağını bilirsiniz,” diyor Taylan. “Ama elinizden geleni yapıp takımın değişmez ismi olmak için hayâl kurarsınız. Hiçbir şey birden ya da nedensiz bir şekilde olmuyor.”

“Galatasaray’daki ilk yılımda olabildiğince kendimi gösterip, gelişmeye devam edip, oynayabildiğim kadar maçta oynayıp takıma ve arkadaşlarıma alışmaya çalıştım. Geçen sene pandemi dönemi verilen ara sonrası ligler tekrar başladığında daha fazla oynama fırsatı buldum ve yaz kamp dönemine formda girdim. Pandemi dönemindeki boşlukta evde yaptığım fiziksel çalışmaların da bunda etkisi olduğunu düşünüyorum."

Taylan sezon başında daha fazla oynamayı beklediğini, ama sonucunda beklediğinden de fazla süre bulduğunu söylüyor:

“İlk lig maçında on birde çıkacağımı öğrendiğimde konsantrasyonumu yüksek tutmaya çalıştım ve iyi oynadım. Sonra performansımı bir standarda oturtmak için çok çabaladım ve sonucunu hep beraber aldık. 

“Bazen planlarınız tutmaz; ama bazen de sadece süreci yaşamaya ve elinizden geleni yapmaya çalışırsınız ve hiç düşünmediğiniz şeyler olur.”

A poster of Thurston. World's famous magician and wonder show of the earth

Taylan’ın bu sezon sadece oyun süresi artmadı. Aynı zamanda bir pozisyon ve rol değişikliği de yaşadı. Ama bu beklemediği bir şey değildi. 

Fatih Terim ile yeni pozisyonuna dair arasında geçen görüşmeleri ve Terim’in onu yeni rolüne nasıl ikna ettiğini merak ediyoruz.

“Geçtiğimiz sezon, özellikle pandemi sonrasında ligler tekrar başladığında Fatih Hoca beni hem orta sahada defansif bir görevle hem de bazı maçlarda stoper olarak oynatmıştı,” diyor Taylan. 

“Fatih Hoca, topa sahip olmayı seven ve defansif aksiyonların topa sahip olarak uygulanabileceğini düşünen biri. Takımın savunmadan hücuma geçişlerinde ofansif kökenli bir oyuncu olmamın katkısı olacağını düşündü. Aynı zamanda defansif olarak geliştikçe ve yeni pozisyonumun gereklerini öğrendikçe top rakipteyken de savunmaya faydamın olacağını düşündü.

“Hoca elindeki oyuncuların potansiyelini ve kimin ne zaman, nasıl katkı verebileceğini çok iyi biliyor. Siz ise bunu ancak zaman geçtikçe anlayabiliyorsunuz.”

Taylan, geçtiğimiz yaz futbolu bırakıp Terim’in teknik ekibine katılan Selçuk İnan’ın da gelişiminde büyük payı olduğunu söylüyor: 

“Geçtiğimiz yaz kamp döneminde özellikle savunmamı geliştirmeye başladım. Bu noktada bilhassa Selçuk İnan’ın bana çok büyük katkısı oldu. 

“Savunmada alan kapatmak, baskı altında topu saklamak, doğru istasyonları bulmak, savunma ve orta saha/hücum arasında köprü olmak gibi konularda özel çalışmalarımız oldu.”

Hayattaki en zor şeylerden biri alışkanlıklarını değiştirmektir. Bazı insanlar yeniliklere daha zor uyum sağlar, bazıları ise bunu çok daha kolay başarır. Taylan ise kolay uyum sağlayanlardan biri. Bu pozisyon değişikliğinin ona ne gibi katkıları olduğunu soruyoruz, anlatmaya başlıyor:

“Her oyuncu orta sahada oynarken hücum organizasyonlarında yer almayı sever. Ben de 24 yaşıma kadar hep bu şekilde oynadım. Fakat şu anda hem tüm sahayı ve iki takımın da oynadığı oyunu daha net görebiliyorum hem de takımıma ihtiyaç olan konularda daha fazla destek olabiliyorum.

“Benim bölgemdeki oyuncular için oyunun gidişatını, takımın temposunu ve karşı takımın hamlelerini takip etmek ve reaksiyon verebilmek çok önemli. Yeni pozisyonum beni sürekli düşünmeye ve anında reaksiyon vermeye itiyor. Geliştiğimi hissediyorum ve bu da bana keyif veriyor.”

Taylan’ın orta sahadaki bu yolculuğu Tugay Kerimoğlu’nu andırıyor. O da tıpkı Taylan gibi futbol kariyerine 10 numara olarak başlayıp ardından 6 numaraya evrilmişti. Acaba kendisini bu açıdan Kerimoğlu’na benzetiyor ve onunla kıyaslıyor mu?

“Tugay Kerimoğlu ile kıyaslanmak bile benim için çok büyük bir gurur,” diyor. “Hem Galatasaray’ın hem de Millî Takım’ın efsanelerinden biri. Sanırım o da hem oyun görüşü hem de savunmadaki yetenekleri nedeniyle böyle bir role evrilmişti. Bu açıdan şimdilik hikâyemiz benziyor.

“Ama benim hikâyemin onun gibi olması için çok daha fazla emeğe ve zamana ihtiyaç var. Umarım futbolu bıraktığım gün geriye dönüp baktığımda onun gibi bir kariyere sahip olur ve bundan gurur duyarım.”

A show poster for Kellar

Kerimoğlu ilk Avrupa Şampiyonası’na 26 yaşındayken katılmıştı. Taylan da aynı yaşta bu deneyimi yaşayacak.

EURO 96, aynı zamanda Türkiye’nin tarihindeki ilk Avrupa Şampiyonası’ydı. Grup aşamasında ne bir gol atılabilmişti ne de bir puan alınabilmişti. Ama bu defa Türkiye çok daha iddialı. Çoğunluğu Avrupa’nın beş büyük liginde oynayan oyunculardan kurulu bu genç takımın 2002 ve 2008’deki başarıları yakalayıp yakalayamayacağı merak ediliyor.

Taylan ise bu konuda bir hayli iyimser. “Çok zor, farklı ve uzun bir sezon geçirdik, fakat buna rağmen herkes buraya çok konsantre ve çok istekli bir şekilde geldi,” diyor.

“Takımda çok önemli isimler var. Hem kadroya baktığımda hem de içerdeki bu havayı gördüğümde bu takımın turnuvanın en önemli takımlarından biri olacağını düşünüyorum. En üst noktaları zorlamamamız için hiçbir sebep göremiyorum. Çok keyifli ve heyecanlı bir turnuva geçireceğimize ve başarılı olacağımıza inancım tam.”

Bu sezon Kadıköy’deki Fenerbahçe derbisinin hemen öncesinde Taylan sosyal medya hesaplarından içinde kendi hikâyesinin olduğu bir animasyon videosu paylaşmıştı. Hem kariyeri boyunca yaşadıklarını hem de Galatasaray’da geçirdiği son sezonu özetleyen bir animasyondu bu.

Taylan, iletişim tarafında özel bir ekiple çalıştığını söylüyor: “Bir önceki sezon Kadıköy’de serinin bozulduğu maçta yedektim, o günden tam bir sene sonra, kendi içimde ve oyunumda bir dönüşüm yaşamış olarak tekrar Kadıköy deplasmanına çıkıyordum. Bu nedenle ekibimle bir hikâye kurgulayıp bunu anlatmak istedik.

“Benim ve Galatasaray kariyerim için önemli ve özel bir gündü, çok güzel tepkiler de aldık. Daha sonra Millî Takım’a tekrar seçildiğimde de hikâyeyi devam ettirdik.”

Çok değil, bundan yalnızca dört yıl önce İkinci Lig’de varoluş mücadelesi veriyordu. Kaybolup gitmesi işten bile değildi. Ama o hayâl kurmaktan ve hayâlleri için çalışmaktan vazgeçmedi. 

Şimdi ise ülkenin en büyük takımlarından birinde anahtar bir role sahip ve tarihin en genç ve potansiyelli millî takımıyla birlikte Avrupa Şampiyonası’nda oynayacak. 

Çok umutsuz görünen bir durumda mısınız? Taylan Antalyalı’ya bakın ve ilham alın.